2 Temmuz 2010 Cuma

şekerli aşk


başta neden istemeyiz? peki sonra neden isteyip kendimize korkunç zamanlar yaşatırız?

küçük çocuk gibi peşinden koşturup mamasını yedirmek zorunda olmadığın bir erkek arkadaş istersin işi bitirirsin ama başka birini de çok ağır olmakla suçlarsın sonra öbürünü de ilgilenmemekle ve öbürünü de çok üstüne düşmekle. içimizde ne istediğini bilen var mı çünkü varsa acilen görüşme ayarlamak istiyorum.

bu kadar zor olmamalı..

hiç bir zaman hiç birini sevdiğim için kabul etmedim. eminim bu durma çok üzülmüşlerdir(!) ama gerçekten de kimseyle sevdiğim için çıkmadım. işlerin tersine döndüğü de oldu tabii:) günlerce telefonun başında beklediğim..zamanında bi hareketinden bi sözünden ya da tamamen kendisinden hoşlandığım birinin başka bi kızla oynaşıyor olduğu gerçeğiyle yüzleşemiyor olabilirm. hata yapmadan öğrenemeyen bir insan da olabilirim. insanları onlarla birlikte yaşadıkça severim. hayatımın parçası haline gelmeyen kimse ama kimse benim için herhangi bir anlam ifade etmez.

bazı bilim adamlarına göre bir kadın ne zaman biriyle yatsa vücudu duygusal bağlanmaya yol açan bir kimyasal üretiyor. bu kimyasalla birlikte rastgele de olsa bir birlikteliğin hemen ardından kafamız istemsiz soru yığını ile dolmaya başlıyor. "benden hoşlanıyor mu?" "tekrar arar mı?" türünden sorular. belki de bütün problemim budur. bende oluşmayan bu kimyasaldan dolayı böyleyimdir.bundan dolayı parlayan bir kolye hediye etmek değil de otobüste yer vermek.. işte romantik olan budur. duygularımızı şekerle kaplamaya ne gerek var demem bundandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder