30 Ekim 2010 Cumartesi

Çıtır Kızlar Nereyee Nereye de Giderleeeer?


KENDİMLE ilgili söylemem gereken bazı şeyler var...
-En sevdiğim şeylerden bile sıkılan bir yapım var.Sorsanız "şunu seviyor musun" diye "ohooo hem de nasıl cok severim" falan derim, o zaman "hadi gel şöyle böyle yapalım" deseniz, "tamam" derim belki hevesle, ama daha yarısına gelmeden kalkar giderim.Ama sevmiyor muyum? çok seviyorum o ayrı.
-Her zaman aynı mekanda bulunmak beni yoruyor, bi yerde hiç kalkmadan uzun süre oturamam.Kalkıp, dolanmam gerek.Siz ve arkadaşlarınızla olduğum bi ortamdaysam bana dikkat edin, çeşitli bahaneler uydurup yerimde durmadığımı fark ediceksiniz.Aa ben bi su alıyım, tuvalete gitmem gerek, montumun cebinde telefonum kalmış, ay galiba şu içerdeki dolaptan babannemlerde de var, kapı mı çaldı ben gidip bakarım kimmiş o, banyonun ışığı açık mı kalmış ne ben kapatıyım bi onu...Buna benzer bir çok bahane.
-Bazen beynimden aynı anda o kadar çok şey geçiyor ki, kimseyi duymuyorum hepsini yakalamaya çalışmaktan.Bu beni çok fazla yoruyor,uyurken bile düşünmeyi bırakmıyorum, nolursa olsun durmak bilmiyor beynim.Bişey söylediğinizde koyun gibi yüzünüze bakıyorsam muhtemelen sizi duymamışım ya da dinleyememişim demektir.Ama vallahi isteyerek olmuyor, elimde olan bişey değil, kötü bir niyetim yok aslında her söylediğinizi duymak istiyorum.
Bİ DE...
-Doğuştan gelen bi hiperaktivitem var, genlerden olduğunu biliyorum babam sağolsun.Ama eğer onu tanısanız bana şükrederdiniz.O yavrum geldi 50 yaşına hala yerinde duramıyor, hem de benden çok daha aktif.İyidir ama çok yoruluyo biliyorum.
-Bunu bilen çok nadirdir burda paylaşıcam ama.Sanırım 3-4 yaşlarımdayken, ibrahim tatlıses'in nankör kedi isimli şarkısını söyleyip, masanın üstünde dans ediyormuşum.Ben hatırlayamıyorum ama yaptığıma eminim.
Hatta 6 yaşındayken "şu fıratın suyu akar derindir ooyy.." şeklinde olan güzide türkümüzü de söylediğim bir kayıt var hala elimizde.Ama napıyım çok hüzünlü bir türküydü, içleriniyordum onu söylerken..
-İlk okuduğum şiir sekiz yaşındayken Orhan veli'nin "bir garip orhan veli" şiiriydi, portmantonun yanına oturup türkü şeklinde söylediğimi hatırlıyorum.Evet çocukken çok duygusal bi çocuk olduğumu ben de düşünmüyor değilim..
VEE...
-Alkol aldığımda çok tehlikeli olabiliyorum dikkatli olun, uyarıyorum.
-Biri bana bağırdığı veya kızarak konuştuğu zaman ağlamaya başlıyorum.Ama öcümü de çok fena alırım haberiniz olsun.
-Dünya üzerindeki en çok yemek seçen insan olmaya adayım.Tuz bağımlısıyım,limona bayılırım, her hafta midye yemessem içim acır.Wafflesız bi dünya düşünemiyorum bile.Dana jambon bebeğimsin.
-Gamzeli erkeklere tapıyorum, bize allahın bir lütfu onlar, bunda şüphem yok.
-Hala boyumun uzayabileceğine inanıyorum.Evet bu en büyük itiraf.
SON olarak...
Ne kadar anlatsam da kendimi bitmez, öyle bi aklıma geldi, hadi dedim yazıyım, yine birbirine karıştı hepsi ama diyorum size çok fazla şey düşünüyorum bir arada zeka meselesi :)

g.a

29 Ekim 2010 Cuma

ömrümü çalmadan bitsen



hani şu ben kendimle barışığım muhabbeti var ya şiddetle kınıyorum bu lafı. ben değilim arkadaş. evet ben sevişmeden önce ışığı kapatırım. gündüzse panjurları indiririm. bi utandığım için yaparım bunu bi de öyle alıştığım için. eski odam(hangisi olduğu malum) hep karanlıktı ben de alıştım karanlığa sanki yatak kısmına geçmeden önce ışıkların kapanması bi karanlığın oluşması şartmış gibi gelio bana. ama gel gör ki bütün evlerde panjur olmazmış. ben bunu acı yoldan öğrendim. nasıl olsa karanlık olur diye pek de hazır gitmediğim bir exboyfriend'de baktım ki hiç de karanlık olmuomuş. neyse ben de artık öğrendim ya tamam içim rahat.
ya neden olmuyor yaa sinirleniyorum artık. ilgileneni istemiyorum ilgilenmeyene sayıp sövüyorum. sevse olmuyo sevmese olmuyo. hepsi bi mal gelio gözüme. sorun nerde bulamadım. bi türlü ne istiyorum bulamadım. doğrusu kim bulamadım. isyan ediyorum artık bırakıyorum aramayı yahu!
bugün kafası karışık neslimizin kafasının neden karışık olduğunu farkettim. şu çocukken söylediğimiz masum şarkıların içindeki erotiklik nedir öyle??
mesela bir kaç örnekle bu durumu incelersek:
birgün birgün bir çocuk eve de gelmiş kimse yok. açmış bakmış dolabı...yemiş yemiş bitirmiş...yaptığından uuutanmıııış!
ya da;
kutu kutu pense... yense arkadaşım X arkasını dönse!
ya da;
mini mini bir kuş donmuştu...konmuştu aldım onu içeriye cikcikcikcik ötsün diye...canlandı ellerim bak boş kaldıııı!
ne güzel de demişler:
"içimi yormadan gitsen ömrümü çalmadan bitsen" ahahha!! vay bee yine nasıl da oldu böyle anlamadım ki yine.
m.z

26 Ekim 2010 Salı

Briget Jones'un Türkiye Şubesiyim


Çirkin sevgiliyle çirkin resimler beni hiç üzmez, hem de hiiiiiiic... kızmadım ki.
Bir dakika bekleyin ve etrafınızı inceleyin.Üzerinde bulunduğunuz dünya dönüyor.
Hiç bunun dışında kaldığınızı hissettiniz mi? Ben hissettim ve şuan da öyle hissediyorum.
"Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında." derdim hatta, ama benden önce Ahmet Hamdi Tanpınar da böyle hissetmiş olacak ki yıllar önce demiş.
Eski mimari yapılar hoşuma gidiyor, kimin gitmez ki? Bi de heykeller var onlar da fena, tam resim çekmelik.
Model olmak çok sıkıcı oluyormuş bi süreden sonra, bana şöyle dur, böyle dur denmesinden hiç hoşlanmıyorum.Ama açıkcası yapamamaktan korkuyorum.
Kendimi bildim bileli, kendimi dizginliyorum, aptal görünme fobim var.
Sanırım boğazım biraz daha ağrıyabilseydi, "scrubs" setine gidip sevgili J.D. lütfen beni iyileştir deyip, çırılçıplak sedyeye yatma iznini kendime verirdim.
Ve evet pucca'dan bir alıntı yapıyorum
"Hiç mi sevmiyorsun allahım beni hiç mi? Nasıl gösteriyorsun böyle bir şeyi bana?"
Bunda sonuna kadar da ciddiyim.
Hem bu kadar hasta olup hem de böyle görüntüler görmemeliyim.En azından bir tanesi eksik olmalıydı.
Ablama dün akşam "Beni ajansa yazdırsana." dedim "gerçi beni alırlar mı bilmiyorum."
Cevap "Alırlar tabi dizilerde çirkinlere de ihtiyaç var."
Ne demek istediğini anlamak istemedim.
Dünya üzerinde en çok kızkandığım şey, uzun boylu, uzun bacaklı sürtükler.
"Bodur tavuk herzaman piliçtir." de bu zamana kadar duyduğum en büyük yalan.
Ama "Sarışının adı, esmerin tadı." diyorlar ya he bak ona inanırım.
Bir arkadaşım bana, "Alkolden çok etkileniyorsun, tamam biz anlayışlıyız yanındayız ama, ilerde çok başın ağrır." dedi.
Evet dünya üzerinde alkolden etkilenen birtek benim, ne sen ne de senin bir arkadaşın etkilenmiyor.Ve size sahip olduğum için çok şanslıyım, sizi haketmiyorum, demek geçti içimden.Daha da diyceklerim olurdu da neyse.Kimseye kızgın değilim ha, yanlış anlaşılmasın.Bazen söylenenlerin nereye gideceği bilinmiyor olabilir.Ben aptal ağzımla daha neler söylüyorum..
Şu aralar...
Şu ARALAR...
ŞU aralar...
Şu aralar ne diyceğimi bilemez haldeyim, ne yapmak istesem yapmak istemiyorum, bugün gidip kırmızıdan çay almak istedim mesela ama sonra istemedim, vazgeçtim.
Bir keresinde arkadaşımın dogum gununde teknede, teknenin kaptanı bana "Ne güzel gözlerin var senin,brigitte bardot'a ne kadar benziyorsun sen, kim olduğunu biliyor musun?" demişti.
"Hayır" dedim.
"Annene babana sor onlar bilir eski artiz, sen cok benziyorsun ona."
Buna çok sevindim, güzel birilerine benzetilmek hoşuma gider, kim olduğunu bilmiyorDum o sırada ama eski bi artiz olduğuna göre güzeldir dedim.Na işte yukarda da resmi var allahasen bana benziyo mu karı bildiğin taş!
Ben olsam olsam, briget jones olurum bu alınyazısıyla.
Bu arada ş.ş bornşit olmuş, sonunda doktora gitmiş doktor söylemiş.
Bana da bırak artık inadı git şu doktora dedi.Ben de ona tamam dedim.
Ama tabi ki gitmiyceğimi hepimiz biliyoruz, o lanet tahta sopayla agzımı açmaya çalışmasından nefret ediyorum.Açılmıyo amca işte ne uğraşıyosun?Kitliyceksin gene çeneyi uğraş sonra.Anlamıyor bi de on saat benim çenemde darlık var, yirmilik dişlerim yüzünden, açılmıyor fazla zorlandığı zamanda kitleniyor mu diyeyim adama, o da mal mal yüzüme baksın sonra.
Ayrıca az önce tükmüğümle boğuluyordum.
Naapcan ben de böyleyim.
Durmadan düşündüğüm fantezilerime bir son vermem gerek artık.Fondan "ama evlisiiiiin... dımdırıdımdım..." gircek birazdan.
Hadi selametle.

g.a

25 Ekim 2010 Pazartesi

aklıma bi şey geldi ama acaba buraya yazılabilir mi bilmiyorum çünkü g.a ile ilgili bir şey. ama çok güzeldi hatırlayınca o da dicek ne kadar da güzeldi diye.
m.z

Seize The Day


Bir haftadır boğazım aşırı derece de ağrıyor.Geçen haftayı evde geçirmeme neden olan hastalığımdan dolayı, bütün haftayı düşünerek geçirdim, hem de gereğinden fazla.Zaten hızlı ve fazla çalışan beynim, dur durak bilmedi bi türlü, aynı anda bin tane düşünce geçti.. birbirini ezerek yolu bulmaya çalıştılar..
Ve bulabildiğim tek şey kendime olan inancım oldu, başka hiçkimseye, hiçbişeye değil.
Daha önce yapamam dediğim şeyleri şimdi isteyerek ve yapabileceğime emin olarak aklıma yerleştirdim.Hevesle bekliyorum, o kadar cesaretliyim ki heran her şeyi yapabilirim.Sanki bütün o zamanlar sadece buna hazır olmam için olmuş gibi.
O kadar hevesliyim ki, karşıma kocaman bir "HAYIR" çıktığında dağılacağımı düşünüyorum.Ama aynı zamanda o kadar uçmuş durumdayım ki bu ihtimal çok az aklıma geliyor, yokmuş gibi.
Bunca zaman sonra hevesimi kırmamanı istiyorum senden, sevgili kozmik evren.
Çünkü bu sefer bütün kalbim ve aptallığımla inanıyorum.
"You Won't Let Me Down."

P.s: "Social Network" ismindeki facebook'u anlatan filmi çok beğendim.Öneriyorum.

g.a

23 Ekim 2010 Cumartesi

Better Together


Bugün y.e. dersi hic dinlemedi hep salıncaklara baktı.Çişim var deyip salıncaklara kaçtı, olucak iş miydi bu? Hiç cevap vermedi sorduğum sorulara, sonra canını acıttılar tabi.Çünkü öğrenmesi,dinlemesi gerekliydi.Çok ağladı kollarını uzattı hep sarılıyım diye.Ben de onla birlikte ağladım ama sarılmadım alışmasın diye.Sonra hep yapardı aynı şeyi.Çok ağladı o, ben de karşısında ağladım çaresizce.Ders bitince sarıldım dayanamadım, mendille sildim, gözlerini burnunu.Ama yine de bi sure susmadı.
Ölü gibi çıktım odadan, kendime kendime dükkanlara bakındım, bi adet alıcak güzel birşey bulamadım.Hiçbişey.Sıfır.Bu iyi olmadığımı gösterir aslında.
Sonunda, topuklu ayakkabı şeklinde bi hoparlör aldım.
Şuan onda cranberries - ode to my family çalıyor.Sanırım 135472. kez.
Küçükken playstationda tarzan'ın oyununu oynarken müzik setinde hep bi şarkıyı açardım.O yüzden ne zaman dinlesem aklıma, ordan burdan zıplayan atlayan tarzan geliyor.
Ne günlermiş.

g.a

dipnot:kendi yazısını silen bir gerizekalı olarak buraya yeniden yazmam gerekti.

aptal kadın



Hep ben yarım bırakmadım... Kimi zamanda öyle bir yarım bırakıldım ki, hayatımın gidişatı değişti... Bunlardan en önemlisi, ben körpecik bir fidanken başımdan geçti.. 6 yaşındaydım, anaokulu müsamereleri vardı...Bana da öğretmen sibel can'ın son kasedini almamı, müsamerede "bu devrde kmse sultan değil,hükümdar değil" gibisinden giden şarkıyı playback yapacağımı söyledi... Annemle gittik, hiç unutmam çocukluk aşkım X'ın bile kasetlerini almayan ben Sibelcan kasedini aldık... İşte provalar başladı falan, öğretmen kasedimi aldı ve tam provaya başlayacakken bana hayatım boyunca unutamayacağım bir olay yaşattı:
(m.z: ben)
(Godoşoca: öğretmen bozuntusu)

Godoşoca: m.z' cim şey sen bu Sibel Can kasedini x arkadaşına ver, o çalışsın..
m.z: Neden?
Godoşoca: O sibelcan'a daha çok benziyor, seni Ricky Martin'in arkasına dansçı yapalım...
m.z: ama Banane kasedi ben aldım...peki.

Bir öğretmen neden bunu yapar, önündeki çocuğun geleceği hiç mi umrunda değil... Bir de açıklamasına bak, "0 Sibelcan'a daha çok benziyor." Ya sen manyak mısın? Çok meraklıydım o boklu sibelcan'a... Baştan söle bana ben de gidip rüyalarımda kendimi Sibelcan olarak görmiyim...

İşte bu agresif kişiliğimi, her bulaştığını yarım bırakma huyumu eminim bu olaya borçluyum... Korkuyorum, sanki bulaştığım her konuda biri gelip "stop! bu işi yapamazsın" diyecek.
Buradan o hayatımı karartan kız kurusu anaokulu öğretmenime, sibelcan'a ve Sibelcan'a benzeyen balık eti arkadaşa lanetlerimi iletiyorum...
m.z

ben bi de böyleyim



* Yemek yerken, gözüm hep başkasının tabağındadır... Acaba bu kadar zamanda o ne yedi ben ne yedim? Ortadaki salatadan kim çok yedi , kim az yedi? Çok yiyen zayıf biriyse " lanet olasıca ye ye,bi gün şişersin inş." hafif tombulsa "Neden böyle olduğu belli, aslnda çok yemıo ama hızlı yio bıtbıt fısfıs..." diye içimden düşünürüm... (kötü bi niyetim vallahi de yokk)

*Trigonometride sin60 çat şu, cos 60 çat şu diye asla bilmiyorum... Hemen küçük üçgen çizerek, yarattığım üçgende hesaplıyorum... Ama bunu genelde saklıyorum, siliyorum hemen o üçgeni.... Kınamasınlar beni...

* Eskiden çok eskiden, henüz cennet plajı otoban olmamışken ben Serdar Ortaç'ı kadın sanıyordum... o zeytini neden bir erkeğin göbeenden yemediğini düşündüğümü hatırlıyorum...

*Kuaförde yandı dediğim saçlarımı, aslında kendim kesmiştim... Ama nasıl söyleyebilirdim ki, makas kaydı mı diyeydim....

*Çoğu şeyi Kıskanıyorum ve kıskanmıyorum diyenlere de " ay inanmıyorum"

*Bi kere kalemtraş çaldım... Çalmak denemez aslında dünya malı dünyada kalır...

*Hayali bir dünyam vardı ve yasemin vardı orda.sıkıldıkça oynardık bütün tatillere gelirdi bizimle.tuvalete bile yaseminle giderdim. anam babam kızardı arkadaşım yok diye.sonra ben büyüdüm yasemin başka bi ülkeye taşındı.Tanısanız seversiniz...

*Utanmadan bir gün perfect lover'ımı bulabileceime ya da onun beni bulacağına inanıyorum...
m.z

Dolarları Çamaşır Makinesinde Yıkıyoruz


M.K ile bugün çanta almaya gittik.
"Etrafında hiç secret yapmış biri var mı?" dedi.
Mal mal yüzüne baktım.Yeterince gereksiz şey yapıyoruz bi de bunu denesek n'olur sanki dedik.
Sonuç secret'a başlıyoruz.
3. ay sonra şizofren olursak merak etme m.z .
İstiyosan haydi gel bizimle ol sen de, 36 trilyonumuz olduğunda kendini yalnız hissetme, ya da şizofreni baş gösterdiğin de.
Selamet ile...
(selamet bizim eski matematik hocası, m.z ve y.m bilir)

g.a
zaten üyeyim ama belki oturum açmak istemiyorum.
yoğurt kelimesi üzerine bikaç dakika düşünün. ne garip nasıl da bulmuşlar bu kelimeyi..
bir dergide 28 sex tavsiyesiyle zirveye ulaşın yazıodu.işte 4.madde: birbirinize masal anlatın. TANRIIIM! ilişkin biter bunu yaparsan hatta hayatın boyunca bir daha asla normal bir ilişki yaşayamazsın!(ben çünkü uzmanım ya bu konuda)
hadi selametle..
m.z

saçmalık sınırlarını zorlayan yazıların elbet bir gün bitecek



Neyse işte ben küçükken... Uyursam olan biten olayları göremeyeceğimi, onlara tanıklık edemeyeceğimi düşünerek(küçükken tam da böyle afilli bi eylemi düşündüğümü sanmam) çok geç yatardım.. Evde hele misafir falan varsa, hepsini yatırır..kaçıracak olay olmaması için en geç yatardım..

Ne salakmışım? Ne olabilir ki? Neyi kaçırıcam? Sanki macera dolu, survivor esanslı bi hayat anasını sateyim...

Şimdide hayatı tamamen kaçırmak ve ıskalamak konusunda ihtisas yapmak istiyorum. Hala salağım... Daha tedavisi bulunmadı.

Hayatta kimse için mutluluk yok ki. acı çekmeye gelmişiz sanki, bir günüm iyi geçse diğer 3 gün ah-vah la, biçimsiz bir suratla geçmekte . Şiş gözlerim ve kırmızı burnuma bakılırsa bu hayat işkenceden başka bir şey ifade etmiyor benim için. Dünyadaki en büyük dertlerin başımda olmadığını, hayatımın da en kötü hayat olmadığını biliyorum. ama her daim ruhumu kıstıracak bir derdim olacağını, bir gün mutluysam bedelini diğer günler ödeyeceğimi ve ancak ölünce huzurla bir nefes alabileceğimi biliyorum...

Biz Sims çocuklarıyız...
Goth ailesinin tüm fertlerini sever sayarız....
Evlerine nehir kenarından hayran hayran bakarız....
Klapaucius ünlem-noktalıvirgül-ünlem-noktalıvirgül dür parolamız....

"Talk, call, compliment..." dır öğrendiğimiz ingilizce kelimeler....
Çocuklara bakmak zordur, alır gelir çocuk esirgemeden teyzeler...
Çocuk dedimde aklıma geldi bak neler...
İstiyorsan bir evlat ,
"Kiss" ve "Hug " yeter ....

(Ben bunu yazarken bunlar olmuş: Zamana direnen yegane kişilik Babam evlilik yıldönümü maksadıyla eve elinde 2 adet Freşa Limonlu ve bir paket cips le girmiş bulunmakta... Anneme sükut, selamet ve babama da akıl+fikir rica ediyorum...)
m.z

22 Ekim 2010 Cuma

same



ben bugün yazmak istiyorum arkadaşlarım. yazmak istiyorum sabahlara kadar ve sonra gecelere kadar. nereden de geldi bu istek bilmem. aslında biliyorum da neyse bilmem işte.
herşeyle ilgili yarım yamalak bilgisi olan. hiç bir şeyi tam anlamıyla bilmeyen, anlatamayan ve anlamayan bir insanım.. Her konuda diyecek bir laf bulabilirim. Ama çoğu da saçma sapan boş laflar elbetteki... Söyleyecek söz bulamamaktansa, saçmalamayı ve her yolu denemeyi göze alırım. hiç olmadı, hadi ya haklısın... derim...hmm derim.. yaa derim... hadi öptüm bye. derim...

nasılsın deseler...ii. derim.. tam bir klişeyim..
ve diğer klişelerden nefret ederim..

İlerde akıbetim ne olacak bilemiyorum.. Diğerleri nasıl olmuşsa, bende onlar gibi olacağım... Farkımı farketmeniz oldukça zor olduğu için, farketmez.. Kime baksanız, ben mişim gibi takılabilir.. Ona halimi hatrımı sorabilirsiniz... Nasıl olsa hep "iyi" olacağım..Naber diyene hep iyi diyeceğim... dimi?


m.z

yazgısı bad



bir insan düşün;

2 ile topla 3 ile çarp 5 çıkar...

Sonra o insan sabah okula giderken çantasını açık unutsun... okulun kapısına gelince farketsin.Yine İstanbul halkına sabah sabah neşe kaynağı olmuşumdur, belkide bana acımışlardır... Kim bilir kaç kişi gördü leann.. Diye düşünsün dursun tüm gün...

Ardından koca günü bitirip evine dönecek olsun, çıksın okulundan yürümeye başlasın..... Bayaa bi yürüdükten sonra sadece beyaz tişörtünü hatırladığı bir çocuk, karşısından gelirken yüzüne bakarak birşeyler söylesin... Çocuğun tam ne dediğini anlamlandıramadığı milisaniyeler içinde, yine kim ne laf attı diye düşünürken... Çocuğun aslında " Çantan açık" dediğini idrak etsin.. Çantasına dönsün , ve yine o sabah ki manzara....

bu nasıl bi yazgı yarebbim!!
m.z

dönüyoruz



insanların birbirlerini sevmemesine etken nedir?
yada zamanında değerini anlayamamış olmasına
yada ne bileyim cevap ver neden anlamaz bi insan bi insanı
46 kromozom ,2 kol ,2 bacak,birer cinsel uzuv, gövde, kalp, 2göz, vsaire, vesaire
ama bi o kadar farklıyız ki

Hatta çinliler bile farklı birbirinden
artık Saat satan zenciyle, morgan freeman ı da ayırt edebiliyorum.

Ben anlamam, farklıyız arkadaş.
Kimse kimsenin ne dediğini anlamıyor, acaba ne cevap versem diye düşünüyo çünkü

Benim türkçem farklı türkçe seninki farklı...
Ural altay. Altay kolu
Bu kadar basit değil işte hayat.
Benim lehçem farklı lehçe, seninki farklı
Anlayamazsın işte, okusan da anlayamazsın...
En önemli benim bu dünyada işte, en üstün benim
m.z

düzeltelim



Türk televizyonlarından alıştığımız bir manzara. Biri yayına bağlanır ve sunucuyla bir türlü iletişime geçemez. Sonra o nadide söz söylenir sunucu tarafından;
"Hanfendi/beyfendi televizyonunuzun sesini kısabilir misiniz?"
Artık bunu milletçe öğrenmenin zamanı geldi. Yayına bağlanırken televizyonun sesini kısıcaz...
Diğer konu ise markette veya herhangi bir yerde sıra beklerken biri gelir ve en öndeki kişiden sırasını ona vermesi için izin ister. O kişi de izin verir. Tüm kuyruktan izin istemesi gerekmez mi? o öne geçen aceleşinas kişi yüzünden tek bekleyen sıranın en önündeki insan değil ki. He çok yardım severse o kişi, kendi sırasını vermek demek sıradan çıkıp en arkaya geçmektir. Geçsin sıranın sonuna.
m.z

social network



Zoraki sosyallik denen şeyi yapmaya uğraşmak bi hayli boktan bi olay. Ve de gereksiz, herkes zamanla bi şekilde kendine çeker anlaşabileceği insanları. Herkesle el sıkışmaya çimlerde oturmaya gerek yok. Bu da bayram gezmesi aşığı ebeveynlere söverken kendi ürettiğimiz bi sosyal çılgınlık olsa gerek.
Bunları tabi o çılgınlığa dahil olduktan sonra söylüyorum. Peki elime ne geçti, şuan adını hatırlamadığım oğlanlar ve kızlar. Ve yine çevremdeki tanıdığım insanlar.
Beyin bedava.
m.z
ah be güzelim sen üzülme ben yenilerini yazarım daha güzellerini yazarım. küçük g.a üzülmesin ben yazarım. bi de bi şeye dikkat ettim de şimdi yan tarafta biz bi de burdayız yazıo ya hani onun altında senin face'in senin twitter'ın senin blogun var ama benim hiç bi şeyim yok o zaman neden biz ordayız? aslında sadece sen ordasın. ama zaten sen demek ben demek o zaman sorun yok demek.
m.z

my boy



bu dünyada en sevdiğim insan olarak hasanı seçtim bugün. mika'nın happy ending şarkısını sanırım 17.defa dinlio ve her defasında bi insanın nasıl böyle sesi olabilir diye soruo:)seni seviyorum yavru
m.z

iyi friends forever



siyah balıkçı çizmesi aldım. balıkçı çizmelerini severim. balık tutmak da iyi olurdu aslında ama şu an sadece çizmeyle yetinmem gerekio. aynı e.o'nun tenis şortu tişörtü raketi topu hatta neredeyse bilekliğini bile alıp tenis oynamaya başlamaması gibi:)biz seni böyle seviyoruz e.o!
dükkan burger sinirimi bozmaya başladı. başlarda ayaküstü yeme yeri olması ve hamburgerlerinin tadı hoşuma gidiodu ama artık sinir bozucu olduğunu düşünmeye başladım. neden bilmiyorum. belki de 5dk bir işemeye ihtiyaç duyan bi insan olarak tuvaletinin olmaması beni sinirlendirmiştir. belki de hamburger yemeyi başaramadığım içindir. ekmek hep etinden önce bitio nasıl oluo anlamıyorum. üstelik dikkat ederek yiyorum ama yine de olmuo işte. sevmiyorum artık seni d.b.
dün g.a'ya gittim çünkü çok hastaydı. birlikte cips çekirdek çikolaya etipuf galeta ve başka abur cuburlar yedik. bir de icetea içtik galiba. ve sonra hayat ağacını izledik.yoldan geçen adamlara müjdat gezen mi daha büyük yoksa uğur dündar mı diye soruyolardı ve amcanın bi tanesi ben bilemem onların yaşlarını anneleri bilir dedi ve biz buna çok güldük. ardından film izlemek istedik ama film bozukmuş. d&r hep bozuk satıo zaten. ve ben uyuyakaldım. uyandığımda çok korktum çünkü sanki bi yere gitmem gerekiodu da ben uyuduğum için gidemedim gibi hissettim ama gitmem gereken hiç bir yer yoktu. akşam öğrendim ki ş.ş ve y.m de hastaymış. geçmiş olsun kuzucuklarım ama neden sıcak rüzgar esince bile üşüyüp hasta olan ben henüz hasta olmadım da hepiniz oldunuz anlamadım.
ş.ş goncagülü çok özledim. senle normal bir konuşma yapmamız gerekio. benden çok senin konuştuğun bir diyalog olmasını istiyorum yeter dinledin beni artık anlatıcak hiç bi şey kalmadı zaten. y.m aralıkta hiç bir program yapmıyorum. biliosun tatile gidicektim senin için iptal ediyorum:) hemen gel hemen gel bi daha da gitme ne var orda sanki hiç anlamıyorum gidip duruosun..
dünya türk arıcılar birliği diye bi şey varmış ve amaçları dünyadaki tüm türkçe konuşan arıcıları bir araya toplamak ve iletişim halinde olmalarını sağlamakmış. NE?
eskiden son sözü söylemenin bir değeri vardı. burda son sözü ben söylerim diye gerinebiliodu kardeşlerimiz ama artık öyle bir hale geldi ki hani şahane pazarda balon patlatma yarışı varı ya kimde patlarsa kaybediodu. o hesap artık son sözü kim söylerse o duruma düşüyo. karşı taraf cevap vermeyerek ne kadar "cool" olduğunu ispatlıyor adeta. özlerinde iyi insanlar.
m.z

19 Ekim 2010 Salı

hiç bi şey yazmicam öylesine açtım burayı okumak yasak artık

11 Ekim 2010 Pazartesi

kızmıyorum

sevgili canım en yakın arkadaşlarım.
evet kızdım.. çok kızdım..
ama şimdi geçti düşündüm ve dedim ki neden kızıyorum?
benle konuşamıyorlar diye neden onlara kızıyorum?
herkes her şeyi anlatamayabilir. napalım yani ben en yakın olamıyorum diye niye sinirleniyorum? en son öğreniyorum ve bazen hiç öğrenemiyorum diye kızmama ne gerek var? gerek yok.
bundan sonra bana ne isterseniz onu söyleyin hatta söylemeyin.
isterseniz çağırmayın isterseniz çağırın ne isterseniz onu yapın kızmamaya karar verdim.
ben artık kızmıyorum..
kızmıyorum..
hiç de kızmadım ki.
not:
kızmıyorum.
m.z

8 Ekim 2010 Cuma

pürüz

derdin ne sorunun ne benle alıp veremediğin ne sen de mi hayatına sıçtıklarımdansın yoksa çekemediklerin mi var önceden. her neysen artık.. sadece şunu bil eğer yaptıkların sinirimi bozmasa bunu yazmazdım evet sinirimi bozdun ama çok da önemli diilsin yarın geçersin neler neler gördüm ben iki tane yeniyetme çocuk tavrın pek de sorun diil bugün yaptığın işe yaradı ama yapmaya devam etmene gerek yok yarın sana karşı hissizim!
m.z

2 Ekim 2010 Cumartesi

lifeguard hoppo

bu arkadaşlar sahilde cankurtaranlık yaparak dediklerine göre her gün onlarca kişinin hayatını kurtarıyorlar. neden bu işi tercih ettikleri sorulunca verdikleri cevap hemen hemen aynı: o andaki tatmin olma duygusunun çok güzel bir duygu olması nedeniyleymiş..
şimdiii...
hayatımı bir kere daha gözden geçirdim ve önceliklerimi değiştirdim. hayattaki ilk hedefim artık amerikaya yol almak ve kendilerinin dolaştıkları sahilleri bulup hepsinde birer kere boğulmak. hatta bir kaç kere.
bi adam da çıkmış dio ki "insanın hayatını kurtaran kişinin yüzünü unutması mümkün diil" pardon da böyle insanları unutma zaten.

allah ne güzel yavrular yaratıo öyle!
bu yavruları dünyaya tanıttığı için national geographic ekibine saygılar sevgiler..
m.z

Çekim Bitince..


Erkek: Böyle bitmesin n'olur?
Kadın: Herşey kötü biter. Öyle değilse bitmiyor demektir…

Bazı şeyleri kabullenmek insana zor gelir, ama derler ya "bitene kadar bitmiş sayılmaz" diye, bitmesi için anlattığınız hikayenin kötü bi sonu olması gerekli.
"Aaaa neler yapmış sana, neler olmuş aranızda, ne biçimde kavga etmişsiniz! Bundan sonrası gelmez artık çok kötü bitmiş, hiç düşünme bile boşver."
Hikayeyi anlattığınız kişinin böyle bir tepki vermesi gerekir, biten bişey böyle bişeydir çünkü.Tabi bu söylediğim durum arada sadece aşk ya da güçlü bi sevgi varsa geçerli olan birşey diğer türlü illa böyle olması gerekmiyor.
Aramızdaki çekim bittikten sonra arkadaşım haline gelen bir sürü erkek var ya da zaten arkadaşım olan ve sonrasında eski arkadaş haline geri dönen :) bu da mümkün.
Yani illa her ilişkinin sonunun bok gibi olması gerekmiyor, bazı ilişkiler ad ve şekil değiştirip başka ilişkilere dönüşebiliyor ve böylece o insanla ilişkin hiç bitmiyor.
Sen istediğin o istediği sürece, birbirinizin hayatında bulunabiliyorsunuz.
Evet, bunlar güzel şeyler.
Ve benim şuan yapmak istediğim şey de tam olarak bu, üniversiteye olan çekimim bitti.Onu uzaktan sevmek istiyorum,ilişkimiz başka bi boyut kazansın istiyorum, töbe tanrıma atılmıyım falan ama çok sıkıldım ben bu işten ARKADAŞ!
Ne bitmez okulmuş yeaa..
Daha üç haftadan sıkıldım (: demek ki içimde yokmuş okumak beni doğal hayata salsınlar belki daha iyi olur herşey.Belki ruh eşimi de orda bulurum, belki doğa anayla anlaşırım, belki kutuplara penguenleri korumaya, kutup ayıylarıyla resim çektirmeye giderim, belki national geographic'ci kız olurum... Belki kapağa resmimi koyarlar, ben, gerard ve kutup ayısı...
Mükemmel'i temsil ederiz belki... Belki mutlu oluruz o zaman biz... Bence kesin oluruz.En mutlusu biz oluruz hatta, daha mutlusunu göremeyen insanlara mutluluk saçarız, paraya da para demez başka şeyler deriz... Yaparız bişeyler ya, ama şuan yapmam gereken afea ödevini yapmayız, referandumu ingilizce tartışmayız, özetini çıkarıp, kendi fikirlerimizi eklemeyiz.. Evet, evet yapmayız onu.
Bence ne biçimde yapmayız ki.

g.a