28 Ocak 2011 Cuma

am beyinli erkeklere gelsin

"yemediği bok kalmayan kızların ciddi bir ilişkiye başlayınca 40 yıllık bakire rolü oynamaları evet çok gülünç"
bunu yazan tabi ki zavallı bir erkek. o kadar zavallı ki bunu yazarken kendi yediği boklar hiç de aklına gelmiyo. kesin kuyruk acısı da vardır. yazık acıyorum böyle düşünenlere. bir kızın bakire olup olmamasının bu kadar önemli, gözünüzde bu kadar değerli olmasına üzülüyorum. düşünün bakalım kız arkadaşlarınızı: hepsi de en az sizin kadar sosyal, en az sizin kadar eğlenceli, en az sizin kadar istekli. bu kızın bacağını kime açtığından size ne peki. siz önünüzdeki organa sahip olamazken, çevirdiğiniz en kaliteli muhhabete bile bi am göt sıkıştırırken hiç utanmıo musunuz bunu yazmaya acaba? bi önceki iletiniz özgürlük ve eşitlikten bahsederken hangi akla hizmet kızlara rahatça laf atıp bir de bunun beğenilmesini bekliyosunuz? üzlüyorum sizin gibi sığ düşünceli erkeklere. gerçekten çok üzülüyorum. tutarsız laflarınıza ve aklınızın küçük bir zarın yırtılıp yırtılmadığına bu kadar takılmasına üzülüyorum. erkekler yapınca aslan kızlar yapınca kaşar etiketi yapıştırılır ve bu durum savunulursa, savunulmaya devam ederse asıl siz kendinizi gülünç duruma sokarsınız. kimin neyi ne kadar yaptığının hesabını tutmak size düşmez. ne şartlarda neler yaşandığını da bilemezsiniz. kimse sadece göründüğü kişi değildir. o beyninizin küçük bir bölümünü kullanıp çenenize de hakim olmaya başlayın bence. daha fazla gülünç olmayın.
m.z

24 Ocak 2011 Pazartesi

giden gitmiştir



bi kere bi yerde bi yazı okumuştum da şöyle diyordu:
"söyle bakalım sevgili dünya benden gidenleri nerene sokacaksın?"
ahahaha!!!!
buna nasıl bir cevap vermeyi düşünüyosun sevgili dünya?
m.z

cin-gen



çok garip bi hikaye öğrendim ama ırkçılık yapmak istemediğim için anlatmıyorum. ama yine de gerçekten garip ve tutarsız bazı şeyler var içinde. konunun uzmanı biriyle konuşmak isterim. neyse asıl mesele benim sorunlarım var. ciddi sorunlar. halledilmesi gerek. geçen g.a'ya da söylediğim gibi aslında benim bi suçum yok. hepsi doğduğum günle ilgili. burçları sevmem çünkü insanı etkisi altına alıp zavallı bir piyon gibi oynatıyor. bana beğenmediğim özellikler veriyor. ve bunların sorumlusu ben oluyorum. çok yanlış.

Osmanlı zamanında bir beyefendi bir hanımefendinin karşısına geçer der ki;
''-...Ey ...dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsıldım... Niyetim acizane-i taciz etmek değildir...Bilakis efkar-i umumiyede ufak bir aile bacası tüttürmektir.. Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet, zevc-i izdivacınıza talibim!..''
Hanımefendi de cevaben der ki;
''-O mahrem suratınıza bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz...''

ne fırtınalı bi anekdot..tanrımm
m.z

Zamanın Olasılığı


Perşembe gunu freud müzesinden çıkıp sokaklarda dolaşıyordum, yagmurun freud parkı olarak yutturduğu ama aslında başka bi park olan parkın yanından geçtim.
hava cok soğuk olduğu için kafam eğik yürüyordum, soğuyu kescem ya olum ondan.
neyse cok acıktım, en international mekan olan mcdonalds'a yöneldim tabi ki çünkü çok original'm.
farkettin di mi? :)
gittim popimi koycağım bi masa buldum.yemeğimi yedim,
daha yagmurun okuldan çıkmasına vardı biraz tv izledim. best face ever olan bi adam gördüm ama sarı-mavi. nası bi adalet bu kadar güzel olması dedim. aslında şöyle düşünüyorum herkesin yüzü bi şekilde güzel başka bi yeri değil ama yüz kesinlikle öyle. adam bekledi bekledi, sonra esmer sevgilisi geldi. haha heralde oglum dedim ne sandın siyah asildir.
sonra sevgilisini bekleyen küçük kız çaprazımda oturuyordu, boyu değil yaşı küçük. telefonu çaldı kasada kalabalığın içinde ona bakıp gülümseyen çocuğu o değil ben görüyordum. kız biraz aglamaklı bi ifadeyle etrafa bakınıyordu. çocuk muhtemelen "aa beni göremiyo musun ama bak ben seni görüyorum hhehöho" oyunu oynuyordu. bi süre devam etti bu böyle, kız sonunda çocugu görebilmiş olmanın mutluluğuyla telefonu kapadı. cocuk çirkin yeşil ceketiyle kızın yanına oturdu. yemeklerini yediler kalkıp gittiler.
bütün bunlar olup biterken benim hala vaktim vardı.
zaman geçirmek için telefonumdaki videoları izledim.
3 kişinin paten görüntülerini ve videoyu çekenin sesini dinlerken anırarak güldüm sanırım.
ya da yazın sonuna doğru deli gibi güneşli gündeki videoyu.
melikenin çizim sınavından çıktıktan sonraki birbizimi çektiğimiz videoyu.
daha yaz yeni baslamısken turuncu, mk ve benim evde cektiğimiz videoları.
kızların,ben amerikaya gitmeden önceki gün çekilmiş bana şarkı söyledikleri videoyu.
hepsine fazla dikkat çekmemek için burnumu tutarak güldüm.
hayatımın belli dönemlerinde hayatıma girmiş (ve bazen çıkmış) insanlarla hala baska bi evrende aynı şekilde gülüp o anı yaşayıp o videoyu çekiyorum aslında.
yaşadığımız an asla bitmiyor. yaşanmış şey asla geçmiyor.
aradan ne geçerse geçsin, baska bi evrende, bi gezegende, farklı zaman diliminde, bu kız o insanlarla ölümüne gülüyor.
ama ayrım şurda başlıyor,
o ekrandaki 5 kişiyle herzaman hiç durmadan gülüyor.
ym.mk.uzunmk.şş.mz.


g.a

23 Ocak 2011 Pazar

Aşkı kırmanın parcalamanın temel acıklaması


Biri öbürü için degişti.
çünkü ilk başta onu terketmişti, istememişti.
sonra geri döndü, 2. sansı elde edince.
Sevgisini ispatlamak için değişti.
Öbürü birinin kalbini kırmasına o kadar dayanamadı ki
canı o kadar yandı ki, o da değişti.
Biri bu sefer duyduğu aşkla düzgün olmasını isterken aralarındaki şeyin,
bilmiyordu öbürünün duyduğu dayanılmaz aşk yüzünden herşeyi kırmaya başladığını,
toparlamadığını, düzeltmek istemediğini.
Yıkıntıların üstüne yeni bi aşk'ın kurulmayacağını bilmiyordu.
Çatlaklardan sızdırıyordu.
Yapıştırılan parcalar uymuyordu.
Birarada kalamıyordu, eski haline dönemiyordu.

- bazen bazı hikayeler böyle olur.

g.a

19 Ocak 2011 Çarşamba

vi




keman çalan bir keçi olmadan mutluluk mutluluk olamaz. dün gece çok hasta olduğum için erken yattım ama bir türlü tam olarak dalamadım. kopuk kopuk rüyalar gördüm hepsi de kötü olan bir sürü parça. ve saat kaçtı bilmiyorum ama telefonum çaldı. bazen uyurken insanlar arıyor ve telefonu parçalamak istiyorum, çekiçle kırmak ve susturmak istiyorum açıp da konuşmak zor geliyor. ama dün geceki gibi aramalar.. onlar başka bi dünyadan geliyo gibi. hemen açılması sabaha kadar konuşulması gereken telfon görüşmeleri. kalp atışlarının hızlanmasına neden olurlar.. konuşma bitti, gözlerimi kapadım ve anında uyudum. sabaha kadar uyanmadım ve rüyamda uçtuğumu gördüm. bir de keman çalan bir keçi..
m.z

15 Ocak 2011 Cumartesi

belirsizlik nedir? bi olayın öyle ya da böyle olmaması durumuna belirsizlik denir. kötüdür. beklemekle kardeştirler. birinin olduğu yerde öteki de vardır.
m.z

10 Ocak 2011 Pazartesi

Alerji

blogumuzun bazı obsesif takipçileri var.
gerçekten var. yan tarafta bulunan izleyicilerden bahsetmiyorum, bunlar başka insanlar.
onları düşününce içim kan ağlıyor. üzülüyorum ya,, biz bloga yazmayı bırakınca ne yapıcaklar acaba, neyi byle saplantı haline getirecekler.
cok zor kabullenmeniz biliyorum ama buna da unlike.
bi gün kendinize zarar vericeksiniz ama valla can't touch this.

g.a

adı olmayan yazılara yazık. adı olmayan çocuklar gibi



yarı mutlu.. yarı huzurlu.. yarı komik.. uzun zamandır hayatımda olan yarımların bu aralar bir bütün olmaya başladığını farketmek beni ayrı bir boyuta taşıdı. benim ihtiyacım olan şey seni unutmak değil. kesinlikle değil. ihtiyacım olan şey sensin. gece rahat uyumak sabah "içimde bir sıkıntı var" demeden uyanmak bunun bir işareti bence. zamanla geçer yalanı da kocaman ama kocaman bir yalan. bazı yalanlar var ufak tefek hani onlar o kadar yalan özelliği taşımıyor. ama zamanla geçer yalanların babası.. harbici yalan. zamanla hiç bir şey geçmiyor düzelmiyor. belki biri ölür bu dünyadan tamamen göçer gider o zaman acı zamanla yok olabilir ama arada hatırlanabilecek ya da görülebilecek şeyler zamanla geçmez. o yüzden bundan sonra kimseye zamanla geçer demicem. zamanla geçmez arkadaş. hatta zamanla daha da beter olur bu bir gerçek.
neyse ben hala tam bütün değilim ama bütün olmaya yaklaştığım bir zaman dilimi varsa o da şu an!
m.z

6 Ocak 2011 Perşembe

BİZE NELER YAPTIN BÖYLEEE????
m.z

Değişşim

Şimdi bakıpta bu blog'un hali ne yaa.. deme seVgili ikiz kardeşim, eski halinin cok oricinıl oldgunu biliyorm ama arka plan cok bogucuydu insanı okurken yoruyordu, ya da bence öyle. Sanki bunla okunması daha basit gibi, daha ferah, nemsiz rutubetsiz gibi. Hele hele arkada yagmur damlası var diye galiba. ne biliyim böyle bi huzur dolu felaaanss.. işte, bilemiyosun ki. neyse begenmessen deiştir bebeyim. "bebeğim"i de bebeyim dye yazmayı çok seviyorum. çok şirin değil miyim? ehe. yerim beni.

g.a

4 Ocak 2011 Salı

O Zamanlar

"
Başkalarıyla seviştiğini insanlar anlatınca bana, zihnimde kurtların bedenini parçaladığını düşünüyorum.. ölüyorsun, yok oluyorsun, parça pinçik kayboluyorsun kalbimde.. Ölmen değil de parçalanmaktan zevk alman canımı acıtıyor… "


kalbim acıdı.
pucca ölsün de bizim değerimiz anlaşılsın ne zaman bu kadar iyi yazıcağımı merek ediyorum.

g.a

2 Ocak 2011 Pazar

telefonunun şarjı biten kız arka koltukta oturuyor

Neyseki bugünkü taksici o kadar çok konuştu ki, düşünmeyi ve hayal kırıklığımın yol açtığı komplo teorilerini uygulama isteğimi unutturdu. Cuma akşamı hukuk çalısırken gözümün önünde kafanı vücudundan ayırıyodum aslında. A'nın kaybettiği çantayı B'nin bulup C'ye satması ve C'nin de bu çantayı annesine hediye etmesi ile pek ilgilenemedim yani. İnsanların yakınındaki insanlara dikkat etmesi gerekir çünkü gittikçe onlara benziyorlar.

Güldüğüm bişey var. insanlar blogda kendilerinden bahsedildiğini görünce bir heycana kapılıp kendi kendilerinin (çok üzgünüm ki) g*tlerini kaldırıyolar. Bu çok komik bir durum çünkü onların hiçbi vasfı yok aslında sadece üstlerinden bir hikaye anlatıyoruz o kadar. Yani sadece kullanılmış oluyorlar

Bi insan neden kullanıldığına bu kadar sevinir?
Kimse kullanmıyor mu yani bu kadar mı aciz acaba?

Kimse çenesini kapatamıyor çok komik bi şekilde o kadar çok konuşuyorlar ki. yalan doğru farketmez, ben konuşmadıkça hakkımda daha çok konuşuyorlar. çok gülüyorum her duyduğumda "aa demek bunu da yapmışım hiç haberm yoktu" diyorum kendi kendime.

Bi de şu var, insanlar kendi düşüncelerini söylesinler, gelip gidip gerizekalı arkadaşlarının dolduruşuna gelip salak salak konuşmasınlar bana. Çunku hiç çekilmiyorsunuz, çok uzun zamandır da çekmiyorum zaten.

p.s: yazıyı yazalı 10 gün olmus yayınlamayı unutmusum.

g.a