29 Ekim 2010 Cuma

ömrümü çalmadan bitsen



hani şu ben kendimle barışığım muhabbeti var ya şiddetle kınıyorum bu lafı. ben değilim arkadaş. evet ben sevişmeden önce ışığı kapatırım. gündüzse panjurları indiririm. bi utandığım için yaparım bunu bi de öyle alıştığım için. eski odam(hangisi olduğu malum) hep karanlıktı ben de alıştım karanlığa sanki yatak kısmına geçmeden önce ışıkların kapanması bi karanlığın oluşması şartmış gibi gelio bana. ama gel gör ki bütün evlerde panjur olmazmış. ben bunu acı yoldan öğrendim. nasıl olsa karanlık olur diye pek de hazır gitmediğim bir exboyfriend'de baktım ki hiç de karanlık olmuomuş. neyse ben de artık öğrendim ya tamam içim rahat.
ya neden olmuyor yaa sinirleniyorum artık. ilgileneni istemiyorum ilgilenmeyene sayıp sövüyorum. sevse olmuyo sevmese olmuyo. hepsi bi mal gelio gözüme. sorun nerde bulamadım. bi türlü ne istiyorum bulamadım. doğrusu kim bulamadım. isyan ediyorum artık bırakıyorum aramayı yahu!
bugün kafası karışık neslimizin kafasının neden karışık olduğunu farkettim. şu çocukken söylediğimiz masum şarkıların içindeki erotiklik nedir öyle??
mesela bir kaç örnekle bu durumu incelersek:
birgün birgün bir çocuk eve de gelmiş kimse yok. açmış bakmış dolabı...yemiş yemiş bitirmiş...yaptığından uuutanmıııış!
ya da;
kutu kutu pense... yense arkadaşım X arkasını dönse!
ya da;
mini mini bir kuş donmuştu...konmuştu aldım onu içeriye cikcikcikcik ötsün diye...canlandı ellerim bak boş kaldıııı!
ne güzel de demişler:
"içimi yormadan gitsen ömrümü çalmadan bitsen" ahahha!! vay bee yine nasıl da oldu böyle anlamadım ki yine.
m.z

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder