26 Ekim 2010 Salı

Briget Jones'un Türkiye Şubesiyim


Çirkin sevgiliyle çirkin resimler beni hiç üzmez, hem de hiiiiiiic... kızmadım ki.
Bir dakika bekleyin ve etrafınızı inceleyin.Üzerinde bulunduğunuz dünya dönüyor.
Hiç bunun dışında kaldığınızı hissettiniz mi? Ben hissettim ve şuan da öyle hissediyorum.
"Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında." derdim hatta, ama benden önce Ahmet Hamdi Tanpınar da böyle hissetmiş olacak ki yıllar önce demiş.
Eski mimari yapılar hoşuma gidiyor, kimin gitmez ki? Bi de heykeller var onlar da fena, tam resim çekmelik.
Model olmak çok sıkıcı oluyormuş bi süreden sonra, bana şöyle dur, böyle dur denmesinden hiç hoşlanmıyorum.Ama açıkcası yapamamaktan korkuyorum.
Kendimi bildim bileli, kendimi dizginliyorum, aptal görünme fobim var.
Sanırım boğazım biraz daha ağrıyabilseydi, "scrubs" setine gidip sevgili J.D. lütfen beni iyileştir deyip, çırılçıplak sedyeye yatma iznini kendime verirdim.
Ve evet pucca'dan bir alıntı yapıyorum
"Hiç mi sevmiyorsun allahım beni hiç mi? Nasıl gösteriyorsun böyle bir şeyi bana?"
Bunda sonuna kadar da ciddiyim.
Hem bu kadar hasta olup hem de böyle görüntüler görmemeliyim.En azından bir tanesi eksik olmalıydı.
Ablama dün akşam "Beni ajansa yazdırsana." dedim "gerçi beni alırlar mı bilmiyorum."
Cevap "Alırlar tabi dizilerde çirkinlere de ihtiyaç var."
Ne demek istediğini anlamak istemedim.
Dünya üzerinde en çok kızkandığım şey, uzun boylu, uzun bacaklı sürtükler.
"Bodur tavuk herzaman piliçtir." de bu zamana kadar duyduğum en büyük yalan.
Ama "Sarışının adı, esmerin tadı." diyorlar ya he bak ona inanırım.
Bir arkadaşım bana, "Alkolden çok etkileniyorsun, tamam biz anlayışlıyız yanındayız ama, ilerde çok başın ağrır." dedi.
Evet dünya üzerinde alkolden etkilenen birtek benim, ne sen ne de senin bir arkadaşın etkilenmiyor.Ve size sahip olduğum için çok şanslıyım, sizi haketmiyorum, demek geçti içimden.Daha da diyceklerim olurdu da neyse.Kimseye kızgın değilim ha, yanlış anlaşılmasın.Bazen söylenenlerin nereye gideceği bilinmiyor olabilir.Ben aptal ağzımla daha neler söylüyorum..
Şu aralar...
Şu ARALAR...
ŞU aralar...
Şu aralar ne diyceğimi bilemez haldeyim, ne yapmak istesem yapmak istemiyorum, bugün gidip kırmızıdan çay almak istedim mesela ama sonra istemedim, vazgeçtim.
Bir keresinde arkadaşımın dogum gununde teknede, teknenin kaptanı bana "Ne güzel gözlerin var senin,brigitte bardot'a ne kadar benziyorsun sen, kim olduğunu biliyor musun?" demişti.
"Hayır" dedim.
"Annene babana sor onlar bilir eski artiz, sen cok benziyorsun ona."
Buna çok sevindim, güzel birilerine benzetilmek hoşuma gider, kim olduğunu bilmiyorDum o sırada ama eski bi artiz olduğuna göre güzeldir dedim.Na işte yukarda da resmi var allahasen bana benziyo mu karı bildiğin taş!
Ben olsam olsam, briget jones olurum bu alınyazısıyla.
Bu arada ş.ş bornşit olmuş, sonunda doktora gitmiş doktor söylemiş.
Bana da bırak artık inadı git şu doktora dedi.Ben de ona tamam dedim.
Ama tabi ki gitmiyceğimi hepimiz biliyoruz, o lanet tahta sopayla agzımı açmaya çalışmasından nefret ediyorum.Açılmıyo amca işte ne uğraşıyosun?Kitliyceksin gene çeneyi uğraş sonra.Anlamıyor bi de on saat benim çenemde darlık var, yirmilik dişlerim yüzünden, açılmıyor fazla zorlandığı zamanda kitleniyor mu diyeyim adama, o da mal mal yüzüme baksın sonra.
Ayrıca az önce tükmüğümle boğuluyordum.
Naapcan ben de böyleyim.
Durmadan düşündüğüm fantezilerime bir son vermem gerek artık.Fondan "ama evlisiiiiin... dımdırıdımdım..." gircek birazdan.
Hadi selametle.

g.a

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder