17 Ağustos 2010 Salı

Hiçbirşey Hakkında Sıkıcı Bir Hikaye


Öncelikle bilmeniz gereken şey bu hikayenin hiçbir ilginçliği olmayışı.

Sonrasındaki şey ise tekdüze bir şekilde ilerlediğidir.

Bir kız ve bir çiftlik hakkında olan bir hikaye, ne kadar eğlenceli olabilir ki?


Kız sabah içeri giren güneş ışığıyla uyandı, tamamen turuncu renkteki odasının perdeleri güneş ışığının odaya girmesini engelleyemeyecek kadar inceydi.Uyandı ve telefonuna baktı, bütün gece beklediği mesaj geldi mi diye, hayır gelmemişti.Tekrar gözlerini kapadı, açtı, müzik dinledi, o yatakta daha fazla durmaması için hiçbir neden yoktu, uyanıp yataktan çıkmasına neden olucak hiçbir işi yoktu.Elinden geldiğince yatağın içinde oyalandı, yatış pozisyonlarını değiştirdi, tekrar uyuyamadı ve bi süre sonra sıkıldı ve yataktan kalktı.

Üst katta biraz dolandı, biraz da oturma odasında yattı, tavanı izledi, tekrar kalktı, aşağı indi.Bahçeye çıktı, bu sefer de salıncağa yattı, müzik dinledi, içinden ritme uygun bir şekilde dans ettiğini düşündü, bu bir süre boyunca sürdü.Annesinin getirdiği kahvaltıyı etti.Bu sırada cebinden çıkarıp, masaya koyduğu telefonuna mesaj geldiğini farketti.Ama artık, bir önemi yoktu, çünkü geç kalmıştı.Mesaj atan numarayla bir süre tartıştı, bu sırada salıncakta sallanıyordu.En son mesaj atan kişinin söylediklerine o kadar katlanamadı ki, konuşma şekli onu delirtiyordu, belki başka bi şekilde söylese kelimeleri başka türlü seçse, bu şekilde sinirlenmiycekti.Doğru kelime neydi? Evet, söyleyiş tarzı ona fena halde batıyordu.Koşarak üst kata çıktı, nefes nefese bir şekilde bi daha beni arama dedi.

Bahçeye çıktı, salıncağa oturdu, kitap okuyamaya başladı ama aklını kitaba veremiyordu, üstelik aklında hiçbir şey yoktu.Koca bir boşluk.Yine de konsantre olamıyordu, tabi ki olamıyordu her zamanki gibi.Bu hiç geçmeyecek dedi içinden, bununla yaşamak zorundayım.

Odasına çıktı, ertesi gün sınavı olan ve nedensiz yere onunla konuşmayan en yakın arkadaşlarından birine mesaj attı, başarılar dileyen bir mesaj, oysaki ona çok kızgındı.Nedensiz yere böyle davranmasına çok kızmıştı, nolursa olsun ne kadar kırılsa kırılsın o böyle bi mesajı atıyordu yine de, ama en yakın arkadaşlarından biri olarak tabir ettiği o kişi en kötü zamanında onu aramamıştı.Ya da hayatında çok heyecanlı birşey olacağını bile bile, arayıp sormamıştı, sonucunu merak etmemişti.Sen böyle birşey yapmazdın diye düşündü kız.Ama ben bu filmi daha önce gördüm, en kötü zamanında aramayan başka bir en yakın arkadaş, şuan belki araları iyiydi.Ama o zaman ağlayarak onu aradığı sana çok ihtiyacım var! dediği bir günden sonra aranılmayı hakettiğini düşünüyordu.Bunu onlara söylediğindeyse sen sinirlendin herzamanki gibi(!) ve sinirlerine hakim olamadın cevabını alıyordu.Hayır ben sinirlenmedim, siz benim yanımda olmadınız.Bunları düşündü kız.Herneyse dedi, üstüme düşeni yaptım işte.Yatakta biraz yuvarlandı, tekrar kulaklığını kulağına geçirdi.Biraz dans etti.

Aşağı salona indi, dondurma ve cips karışımını yaptı.Tatlı ve tuzlu karışımını oldu olası sevmişti.Zıt kutuplar gibi.Doğu ve batı sentezi gibi.Bir süre daha telefonuyla uğraştı, sonrasında dışarı çıkmak istediyse de annesinin kapıyı kapatmasıyla hatta üstüne demir kapıyı da kapatması sebebiyle bu isteği gerçekleşemedi.

Yukarı çıktı, yine odasında yuvarlandı.Yanında getirdiği bir milyon adet filme baktı, hiçbirini izlemek istemiyordu, film izlemek istemiyordu.Kitabına baktı, biraz daha okudu, dümdüz yattı, tavanı izledi.İncelemeye çalıştı, ama inceliycek hiçbir şey yoktu, özelliği olan bir tavan değilsin diye düşündü.Oturma odasına geçti, dergi okudu, gazete okumak istediyse de bahçede olduğu için gidip alamadı ( çünkü üstüne iki kapı kitlenmişti ).Kapının kitlenme nedenini çözmeye çalıştı, Anne şu kapıyı niye kitledin ki sen? diye sordu annesine ve aldığı cevap içeri kimse girmesin diye'ydi.Ve kız düşündü bir dağ evinde, dış kapısı kapalı olan bir dağ evinde, içeri kim girebilir? Bir sırtlan, bir goril ya da bir fil? Hangisi?

Babasının gelmesiyle, kapı açıldı, ve sonra hadi sahile gidelim diye bir öneriyle geldi adam.Arabaya bindiler, günün biraz daha hızlı geçmesini sağlayan kısım buydu.Yirmi dakikaya yakın sahilde durduktan sonra eve geri döndüler, yemek yediler.

Kız odasına çıktı, böceklerden çok bıkmıştı, biraz internete takıldı, arkadaşlarıyla mesajlaştı, uyuyakalmadan önce, odanın içindeki böceklerden kurtuldu, daha fazla müzik dinlemeden önce aklında hiçbir şeyle uyuyakaldı...



g.a

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder