26 Ekim 2011 Çarşamba

eller güler



cem karacanın bi şarkısı vardı öyle bir geçer zaman ki dizisi hatırlattı soradan. ne güzel şarkıydı di mi ben severdim yani.
üzgünüm bugün, kızgından ya da saçmadan ziyade üzgünüm. geçirdiğim evreler o kadar belli ki ben hiç şaşırmadım büyük ihtimalle burayı okuyan kimse şaşırmamıştır. ilk önce sinirlenirim saydırmalar başlar. sonra saçmalamak ve ardından sakinleşip üzülme.. mutlu musun? ben ağlarken sen hep mutlusun. şimdi de mutlu musun bilmiyorum ama öyle olduğunu düşünmem için güçlü sebepler var elimde. elimde eskiden o kadar çok şey vardı ki bugünkü halini görünce içim acıdı sadece bi gezegen var. g.a'nın gösterdiği bir dövmeyi çok beğendik ben de elime çizdim. elimde avcumda kalan bi tek bu mürekkep gezegeni. mürekkeplerin şarap olduğu bi gezegen. sarhoş olmak için mürekkepçilere giderler burda. bizde kalem yok diyen mürekkepçiler şişeyle vermeyi teklif ederler ve benim gibi düşünmeye devam ederse deliricek gibi olanlar da bu şişelerden içer mürekkebi. harfleri ve çizgileri içmekten kendini kaybedenler telefonlara sarılır çalsın diye beklerler sonra da çalan telefonu izlerler. açmak yasak! öğretmediler mi bunu size? gezegendeki en büyük tabu. telefonlar açılmaz. herkes işini iyi yapabilsin diye kimse telefonla konuşmaz. kötü haber alma olasılığına karşı bu yöntemi geliştirmişler, iyi de etmişler. mürekkep gezegeninde yaşayan melolar hep sevgiyle yaşarlar.
eğer biraz gücüm olsaydı gerçekten seni ilk gördüğüm yerde döverdim, bana çok iyi gelirdi senin canını acıtmak ama minyonum işte yapıcak bi şey yok. bi de sarışın olsaydım tam senliktim aslında. neyse artık napalım..
m.z

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder