28 Aralık 2010 Salı

bugün daha iyi



özgürce yazamıyoruz arkadaş bu nasıl iştir?

Epeydir bu sayfalarda biriken cümle kalabalığının farkındayım. En başında belirttiğim hizmet akdine uymadığını her seferinde görüyordum aslında. Formatın dışına çıkmak bir gün beni deli edecekti, biliyordum. Ve o gün geldi çattı. Radikal kararlar alaraktan bu gerzekliğe bir son vermenin zamanı geldi. Bence.

Özel hayatın gizliliği ilkesi en mühim olanıydı. Ve kimseyi enterese etmeyen olanıydı. Ama boku çıktı. Farkındayım. Alkol aldığımda ne kadar duygusal olduğumu birçok defa görünce artık anladım. Dozaj arttıkça düzeyin de aynı paralelde arttığını fark ettim. Üzerine sabahla karışık uykuya dalınca rüyama giren sersem sayısındaki artış da dikkatimi çekmekte. sıkıldım.

Yazı sırasında ablamın power türk dinlemesi de büyük bir sorun. Çünkü her seferinde hande yener kendi sesinden çıkıp “ben hande yener, şimdi power türk’te ‘sopa’yı dinliyorsunuz.” diyor. Ve sinir katsayım "k" kareye çıkıyor. Buna müteakip zihnim, motor nöronlara kontrolsüz komutlar veriyor, üst ve orta ekstremitelerim sağa sola darbe atıyor (bu cümle öyle bi cümle ki bir kaç sayfalık biyoloji araştırmasının ürünü. kendisinin önünde saygıyla eğiliyorum) Bunların bütün hepsine bir son vermek gerekiyor.

...

biz ne zaman içsek, iç değilizdir aslında.

4-5 günde bir kadim dostlarla buluşmalar mütemadiyen yeryüzünün aptal gerçeklerinden uzaktır. Akreple yelkovan kaç kez öpüşür günde, kimsenin umrunda olmaz. Her örnek sadece kendi evrenine genellenir; bu istatistik biliminin temel prensibidir. Ama bu prensip beyhude bir model olur. Bu kadar ayrı dünyalar nasıl da tek bir evrende toplanır ilginçtir. Aynı lügat, aynı şakalar...ve aynı muhabbetler. ama hep daha güzel.

...

Dikkatimi çeken bir dizi örnekle meşgulüm. bireysel ikbalimizi kurtarmak için yalan diye bir olgu icat etmişiz. Evrimi bu olaya alet etmişiz... Geçen bilim etiği kitabından öğrendim ki, insan metabolizması aslında 250 yıllık ömre sahip. Ve bu günde değil haftada 3 öğün yemekle programlanmış bir mekanizma. Doğru yaşayarak, hep genç kalarak -bu bağlamda, telomer/telomeraz sorunsalına bir çözüm bulduğumuz vakit- 250 yıl yaşayabiliriz. Ölüm sebebimiz ise gayet basit. Oksitlenme! Türkçesini izah edeyim, epeydir üzerine yüklendiğim genetik sonlanma problemini çözsek dahi insan ömrü 250 yıl. Tüm hayallerim yıkılmadı, halen ölümsüzlüğe kanaat getiriyorum ama tabi aynı zamanda oksitlenmenin de önüne bir engel icat etmeliyiz. Bu, geri kalan ömrümde yapılabilir mi? Bilmiyorum. Ama ömür 250 yıla çıksa şundan eminim tüm anlayış, izan ve tümden kültürel faaliyetler değişecektir. Demek ki neymiş, yaptıklarımla ölümsüz olmak istemiyorum, ölümsüz olarak ölümsüz olmak istiyorum.

m.z

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder