2 Eylül 2010 Perşembe

Bu Yazının Bir Başlığı Yok


sabah 08:30 sularında uyandım, dün akşam aldığım duyumları hatırlayarak camdan dışarı baktım, hava gerçekten kapalıydı ve soğumuştu, ı.a'yı aradım, uyandırdım.Geldi beni aldı, arabaya bindim, havanın yine yaz olduğunu düşündüğü için giyinmeyi unutmuştu,buna biraz güldük,o sürdü ve saat on sularında okuldaydık.. Kaç gündür ben okulu özledim ben okulu özledim diye dolaşıyordum zaten gerçekten özlemişim.Ring'e bindik, bilinen bi görüntü, sadece makyaj ve kıyafetten oluşan kız yanında yakışıklı ama muhtemelen pek aklını kullanmaya gerek duymayan bi çocuk ve ellerinde bb'leri en çok bu üzdü biliyor musunuz?Bb olmasaydı hiç farketmezdim bile.
Gidip sekreterlikten sifre aldık ve e-dönüşüm işgencesine başladık.İlk başta (yaklaşık 2 saat boyunca) hiçbi ders saatini uyduramadığım için "eeeh bu ne be ben yemek yiycem" dedim ve diğer bu işten sıkılan arkadaşlarım ile (canım onlar benim yerim) kırmızıya doğru yol aldık o sırada yağmur çiselemeye başladı.İçimden "havanın kapalılığı ve yağmur işte tam bi yeditepe günü" edim.Sosyalden içeri girdik, tabi ki kırmızı herzamanki kalabalığında değildi ama boş hiç değildi.Yemek yedik, biraz dışarda duralım ıslanalım dedik. (hiç yok yere!)

Sonra m.k'yı palladiuma işe bırakmak hem de birşeyler içmek, dolanmak amacıyla palladiuma gittik.Bir ayakkabı beğendim ki sormayın, kalbim onun için atıyor, eğer ona hiç sahip olamıycaksam beni öldürün ve onun içine gömün diyorum beyler yahut bağyanlar..
Neyse kulaklarına kurban olduğum m.k'mın =) yanına uğradık biraz, çıktık ve okula geri dönüp, ders seçiminde ihtisas yapmaya devam ettik, biraz uğraştık ama oldu sonunda uygun bi program.Saat 6 gibi çıktık okula ve evime döndüm..
Zaten birkaç gündür sürekli içimde olan o sıkıntı, durup, durup gözlerimin dolmasıyla, odama kapanmamla anlamlanıyordu.Ama bunu kimse anlamıyordu, hatta o gün hayatımda bir ilk yapıp masayı toplamamdan bile anlamamışlardı, "sadece afferin kızıma hohoho" diyorlardı, ben ise sessizce bagırıyordum ve gözgöze gelmemeye çalışıyordum kimseyle.

En son yatağıma yattım, kulaklığımı taktım ve bütün gece ağladım, sessizce, seslice, her türlü şekilde ama kimse duymadı.
Sabah gözlerim şiş bi şekilde uyandım, yeni bir günün hiçbir farkı olmadığını birkez daha farkedip, bu yazıyı yazdım..
Ne zaman anlıycaklar diye merak ediyorum sadece ne zaman ne zaman...
g.a

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder